Erteleyenler (Tembeller)
Tembellik herkesin karakterine göre farklı bir özellik gösterir. Bazılarında mazeret üretme ve ürettiği mazeretlere sığınma şekilde ortaya çıkar. Tembel; çalışmamak için basit meseleri abartır, bahanelerini fazlasıyla önemser, bazen de yalana başvurarak çalışmayı erteler.
Unutmayın erteleme, tembelin en önemli sermayedir.
Bu tip bahaneciler, çalışmanın gerekliliğini herkes kadar bilir. Bahaneci sadece şimdi çalışmayacaktır ama başka zaman mutlaka çalışacaktır. Ama o çalışmanın zamanı hiçbir şekilde gelmeyecektir. Çözülmemiş testler, bitmemiş konular , daha sonra okunmak için ayrılmış kitaplar vs... Çalışmak dışındaki her şey tembel için çok çekicidir: bilgisayar oyunları, sosyal medya, video uygulamaları, film izleme, arkadaşlarla vakit geçirmek gibi kısa vadede keyifli işleri çalışmaya tercih etmek hiç de zor değildir. Uzun vadede bunların faydası olmadığını hatta zararlı olduğunu da bilir.Fakat anı güzel yaşama fikri her şeyin önüne geçmiştir. Tembellik aynı zamanda ahlâkî problemleri de tetikler. Zamanı faydalı işlerle dolmayan insanların büyük bir kısmı ahlak dışı (cinsellik/fuhuş) gibi ruha ve bedene zarar verecek haller içinde olduğunu herkes biliyor. Çalışma sözcüğünün zihnindeki karşılığı eziyet, yorgunluk, can sıkıntısı ise doğal olarak tembellik doğar. Psikolojide basit bir kuram der ki: Aşırıya kaçmadan yapılan her çalışma mutluluk verir.
Çare nedir?
Bahaneci tembelimiz, gidişe dur demedikçe bu yaşam biçimi onun hayattaki başarısızlığının temel sebebini olmaya devam edecektir. Anı güzel yaşama fikrinden vazgeçip anı değerlendirme düşüncesini önemsemek zorundadır. Şimdi yapmazsam bir daha yapamam anlayışını benimsemek erteleme hastalığın çaresidir. Değişim kararını kendi içinde verdikten sonra bunu başkaları ile paylaşmak şarttır. Çünkü baskı unsuru olmadan bunu başarmak pek mümkün değildir. Aile ve arkadaş çevreniz bilmeden kendi kendinize aldığınız kararlar ilk engelde devre dışı kalacaktır.
Yaşamını kendi ve insanlar için faydalı şeylerle dolduranların gayri ahlaki işlerle uğraşmaya vakti kalmamış olur. Çalışma ile kazanılan düzenli yükseliş kişiyi mutlu etmenin dışında kişinin etrafındakiler üzerindeki otoritesini de arttırır.
Kendini Kandıranlar:
Bazıları da çok çalışmasına rağmen başarılı olamazlar. Çok çalışıyordu fakat kazanamadı ya da barajı geçemedi, dedikleri bu tipler sadece yapabildikleri konulara çalışırlar.
Yapamadığı ya da zorlandığı konuları öğrenme cesaretine sahip değildir, erteleyerek kendini kandırlar. Konu öğrenmek yerine soru çözmek işine gelir. Yanlışlarının çokluğu canını sıktığı için genelde cevapları da kontrol etmez. Kısa vadede kendini iyi hisseder, fakat sınav zamanı her şey hüsran.
Çare nedir?
*Başaramama korkusundan vazgeçmek.
*Bütün konuları sırayla ve sabırla çalışmak.
*Masa başında geçirdiğiniz saatlerin verimli olmasına dikkat etmek.
*Konu anlatım videoları izlemek.
*Çözümlü sorulardan başlayıp önce kolay soruları çözüp zamanla daha zor sorulara geçmek.
*Çıkmış soruları çözmek.
Hayır Demeyi Bilmeyenler:
Sosyal çevremiz bizim için önemlidir. Onlara vakit ayırmak gerekir fakat ne kadar ayıracığını bilemezsen tüm vaktini alabilirler. Sosyal çevresi fazlasıyla geniş olanlar bilir ki arkadaşların organizasyonları ya da ihtiyaçları hiç bitmez. Her gün için bir program her gün için bir problem çıkabilir. Ortam bozulmasın ,ayıp olmasın derken her gün başka bir yerde ya da platformda kendinizi bulabilirsiniz. Bu durum böyle devam ederse belki arkadaşlarınıza ayıp olmaz ama sizin geleceğinize epey ayıp olur.
Çare Nedir?
Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi arkadaşın fazlası da zarardır. Özellikle seni kendine benzetmeye çalışanlar. Bazıları kendi oynadığı oyunu oynamayanı, kendi dinlediklerini dinlemeyeni aşağılayarak kendini önemli gibi göstermeye çalışır. Bu tipte arkadaşlarınız varsa bunlardan uzaklaşarak işe başlayabilirsiniz. Kendi yaptıklarınızı önemseyin, sizi çalışmaktan uzaklaştıracak insanlardan uzaklaşmadan başarılı olamazsınız.