*Türklerin İslamiyet'e geçişi ile başlayan edebi dönemdir.
*Türkler ile Müslümanlar 751 yılında Talas Savaşında Çinlileri ağır bir yenilgiye uğrattılar. Talas Savaşı, Türk-Müslüman ilişkilerinde ve Türklerin Müslümanlaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.
*Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle 10. yüzyılda hız kazandı.
*Karahanlılar, Çağtay dönemi ve Büyük Selçuklu devleti dönemi geçiş dönemi (10.yy ile 13 yy ) kabul edilir.
* Karluk'tan sonra, Yağma ve Çiğil boyları, ardından Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri, ilk Müslüman Türk devletlerinden olan Karahanlı Devleti'ni kurdular.
*İlk müslüman Türk devleti olan Karahanlılar’ın İslâmiyet’i kabul eden hükümdarı Abdülkerim Satuk Buğra Han’dır
*Bu dönemde hece ölçüsünün yanı sıra aruz ölçüsü de kullanılmıştır.
*Bu dönem eserleri daha çok didaktik bir özellik taşıyarak öğüt verici yapıtlar olarak bilinmektedir.
* Bu dönemin yapıtlarında İslam dininin etkisi ile Arapça ve Farsça sözcüklerde görülmektedir.
*Dönemin diğer bir özelliği ise eski Türk şiir biçimleri ile mesnevi, gazel, kaside gibi yeni şiir biçimlerinin beraber kullanılmasıdır.
*Nazım birimi hem dörtlük hem beyittir.
GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ
Kutadgu Bilig:
*Mutluluk Veren Bilgi” anlamına gelir.
* Geçiş Dönemi’nin edebî nitelik taşıyan ilk örneğidir. Aynı zamanda İslamiyet’in etkilerinin görüldüğü ilk eserdir.
*1069’da Yusuf Has Hâcip tarafından yazılmıştır.
*Karahanlı Hükümdârı Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur.
*Eser, insanlara hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmanın yollarını göstermeyi amaçlamaktadır.
*Türk edebiyatında mesnevi nazım şekliyle yazılan ilk eserdir. *Türk edebiyatının aruz vezniyle yazılan ilk eseridir.*Aruzun fe’ûlün/fe’ûlün/fe’ûlün/fe’ûl kalıbıyla yazılmıştır. *Eser 6645 beyit ve 173 dörtlükten oluşmaktadır. *Eserde dörtlüklerin kullanılması onu İslamiyet’in kabulünden önceki şiir geleneğine; beyitlerle, mesnevi nazım biçimiyle ve aruz ölçüsüyle yazılması da İslamiyet etkisindeki şiir geleneğine bağlamaktadır. *Kutadgu Bilig, öğretici yanı ağır basan ve düşünce ağırlıklı bir eserdir. *Eserde “bir yaşantı veya davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme” anlamına gelen alegoriler yer almaktadır. Bu yönüyle eser alegorik bir mesnevi örneğidir. *Eserde söz konusu olaylar,dört sembolik kişi etrafında geçmektedir. *Bu kahramanların ağızlarından yazarın insan mutluluğuna,sosyal düzene, devlet yönetimine ilişkin görüşleri dile getirilir. *Hakaniye lehçesi Karahanlı Türkçesiyle yazılmıştır.*Eserin kahramanlarından Kün Togdı (Hükümdar) adaleti, Ay Toldı (Vezir) saadeti, Ögdülmiş (Vezirin oğlu) aklı, Odgurmış (Vezirin kardeşi) ise akıbeti temsil eder. *Eser, edebiyatımızdaki ilk siyasetname örneği olması yönüyle de önemli bir yere sahiptir.* Bilinen üç nüshası, bugün Fergana, Viyana ve Mısır'da bulunmaktadır.
Divânu Lugati’t-Türk:* Eserin giriş bölümünde eserin nasıl yazıldığı, kaç bölüme ayrıldığı anlatılmaktadır. *Eserin giriş bölümünden itibaren İslamiyet etkisi açıkça görülmektedir. *1074’te Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan eser, Türkçe-Arapça bir sözlüktür. *Eserin yazılış amacı Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin zengin dil varlığını ortaya çıkarmaktır. *Eserde Türkçe kelimelerin Arapça karşılıkları verilmiş ve Türkmen, Oğuz, Çiğil gibi çeşitli Türk boylarının dilleri tanıtılmıştır. *Arap harfleriyle kaleme alınan Divânu Lugati’t-Türk’te Karahanlı Türkçesinin ses özellikleri görülmektedir. *Eserde halk dilinde yer alan kelimeler, deyimler, atasözleri ve şiir örnekleri bulunmaktadır. *Kaşgarlı Mahmut, bütün bu bilgileri Türk boylarını dolaşarak elde etmiştir. *Eserin sonunda Türk illerini gösteren ve tarihî önem taşıyan bir harita bulunmaktadır. *Divânu Lugati’t-Türk; Türkçenin bilinen ilk sözlüğü, ilk dil bilgisi kitabı ve ilk edebiyat antolojisi olma özelliğini taşıyan geniş kapsamlı bir eserdir. *Eserde 7500 civarında kelimenin karşılığı verilmiştir.*Sav, sagu, koşuk ve destan parçaları ile kelimeler örneklendirilmiştir.Bu özelliği ile de İslam öncesi Türk edebiyatını aydınlatan eser olmuştur.*Dönemi yaşamı hakkında (halk bilimi) bligilere yer verilmiştir.*Divanü Lugati't-Türk'ün tek yazma nüshası vardır. Bu nüsha Diyarbakırlı Ali Emirî Efendi tarafından 1917 yılında bir sahaftan satın alınmıştır. *Divanü Lugati't-Türk hakkında ilk çalışma Kilisli Rifat Bilge tarafından yapılmıştır.Atabetü’l-Hakayık:
*Eserin günümüz Türkçesi karşılığı “Hakikatlerin Eşiği” anlamına gelir. *Eser, Hakaniye lehçesiyle Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılmıştır. *Eserin bazı bölümleri beyitlerle yazılmış olup esas metin bölümlerinde dörtlük tercih edilmiştir. *Bu bölümlerde bilginin yararları ile cahilliğin zararları, cömertliğin övgüsü, cimriliğin yergisi, kibirliliğin kötülükleri, dünyanın geçiciliği gibi konular işlenmiştir. *Atabetü’l-Hakayık, dinî-ahlaki içerikli öğretici bir eserdir. *Mesnevi nazım şekli ile kaleme alınmıştır.*İslam dininin etkisiyle eserde Arapça-Farsça birçok kelime kullanılmıştır. *Atabetü’l-Hakayık; İslamiyet etkisindeki Türk edebiyatının, İslam inançlarını telkin eden ilk eseri olması yönüyle de önemli bir yere sahiptir.
Divân-ı Hikmet:
* Hoca Ahmed Yesevî’nin hikmet adını verdiği şiirlerinin yer aldığı ve öğrencileri tarafından toplanarak kitap hâline getirilen eserdir. * 12 yy yazılmış, tasavvufi ve öğretici bir eserdir.*Dinî-tasavvufi şiirin kurucusu olarak bilinen Hoca Ahmet Yesevî; İslami bilimleri, Arapça ve Farsçayı iyi bilmektedir. *Yesevilik tarikatının da kurcusu olan Ahmet Yesevi daha sonra Anadolu'da kurulan pek çok tarikata kaynak olmuştur.Etrafında toplanan müritlerine dervişlik adabını öğretebilmek için onların anlayacağı bir dille manzumeler yazarak seslenir. Bu manzumeler hikmet adıyla anılmaktadır. *Hikmetlerin bir kısmı da gazel nazım şekliyle ve aruz ölçüsü ile yazılmıştır.
*Dörtlüklerle yazılan hikmetler genellikle 7’live 12’li hece ölçüsüyle oluşturulmuştur. *Hikmetlerde atasözlerinin kullanımı dikkat çekicidir. *144 hikmet ve 1 münacaat'tan oluşur.*Eser Karahanlı Türkçesinin Hakaniye Lehçesiyle yazılmıştır.*Eserde Hz. Peygamber’in hayatı ve mucizeleri, dünyadan şikâyet, kıyamet gününün yakınlığı, dervişliğin faziletleri gibi dinî konular işlenmiştir. * Eser, tasavvufu yaymak amacıyla yazıldığı için lirizm yönü zayıf, öğretici yanı ağır basan, sanat kaygısı taşımayan manzumelerden oluşmaktadır.
Dede Korkut Hikayeleri:*On iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşur. *Destan geleneğinden halk hikayeciliğine geçiş dönemi eseridir.*Dede Korkut ne hikayelerin yazarı ne de hikayelerin kahramanıdır.*On iki hikayenin sonunda ortaya çıkan birleştirici motifidir. *Müslüman Oğuzların kendi iç mücadeleleri, komşuları ile olan mücadeleleri ve olağanüstü varlıklarla olan mücadeleleri anlatılır.*İçerdiği hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. *Hikâyeler kulaktan kulağa aktarıldığından dolayı gerçek hâlinin dışına çıkmıştır. *XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Yazıya geçiren belli değildir.*Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. *Günümüze ulaşan iki el yazması nüshadan biri Dresden Kütüphanesi’nde, öteki Vatikan Kütüphanesi’ndedir.Dresden yazmasının adı Kitāb-ı Dedem Ḳorḳud Alā Lisān-ı Tāife-i Oġuzân'dır. Vatikan yazmasının adı Hikâyet-i Oğuznâme'dir* Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleridir. *14. veya 15. yüzyılda derlenmiş anonim bir eserdir.
*Eserde nazım ve nesir bir arada verilmiştir.Dede Korkut Hikâyeleri ilk olarak Berlin nüshasına dayanarak Kilisli Rifat tarafından 1916’da Arap harfleriyle Kitâb-ı Dede Korkud alâ Tâife-i Oğuzân adıyla İstanbul’da yayımlandı.
*Orhan Şaik Gökyay, Berlin nüshasını Dresden nüshasının fotoğrafları ile karşılaştırarak “Dede Korkut” adıyla (1938) yayımlamıştır.