Ana içeriğe atla

Tanzimat Edebiyatı



  TANZİMAT EDEBİYATININ I.DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ. (1860-1876)

*Osmanlı Devleti'nde Hâriciye Nâzırı Mustafa Reşid Paşa’nın 3 Kasım 1839 tarihinde okuduğu “Gülhâne Hatt-ı Hümâyûnu” ile başladığı kabul edilen Tanzimat Fermanı, görünen yüzüyle devlet işlerinde bozulan düzeni yeni baştan tesis etme amacındaydı. Ancak askerî, mülkî ve hukukî alanda hayata geçirilen reformlar, bir siyasî düzen değişikliğinden öteye geçmiş, Türk düşünce sisteminde de köklü bir değişmeye zemin hazırlamıştır.

* Birinci dönem temsilcileri 

Şinasi

Ahmet Mithat Efendi

Şemsettin Sami 

Namık Kemal 

Ahmet Vefik Paşa 

Ziya Paşa, 

Ali Bey(Direktör)

(N)

ŞAŞ NAZAN olarak aklımıza kodlayalım.

* “Sanat toplum içindir” görüşü benimsenmiştir ve bu doğrultuda eserler verilmiştir.

* Dilde sadeleşmeyi, ölçüde heceyi savundular; ama uygulamadılar. Divan şiirinin ölçü, biçim ve kalıplarını kullanmaya devam ettiler. Hece ile yazılan şiirler birkaç örnekten öteye gidemedi.

* Fransız edebiyatından etkilendiler.

* Divan edebiyatını eleştirdiler. Halk edebiyatını savundular; ama uygulamadılar.

* Şiirde estetik güzellik değil içerik ön plana çıkmıştır. Yani söyleyişe değil fikre önem verilmiştir.

* Edebiyatı fikirlerini aktarmak için bir araç olarak görürler.

* Önceki şiirimizde bulunmayan vatan, millet, hak, hukuk, hürriyet, eşitlik, meclis ve meşrutiyet gibi kavramları şiire taşımışlardır. 

* Konular yoğun, etkili ve mücadeleci bir anlayış ve üslupla işlendi.

* Şiirde bütün güzelliğine önem verildi.

* Eski nazım şekilleriyle yeni kavram ve duyguları işlemişlerdir.

* Tiyatro, roman, hikaye, makale ve eleştiri gibi yazı türleri bu dönemde ilk kez edebiyatımıza girmiştir.

* Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.

* Sanatçılar, edebiyatın yanında devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir.

 Dönemde Tiyatro

*  Türk edebiyatında metne dayalı ilk tiyatro eseri Şinasi’nin yazdığı Şair Evlenmesi’dir. İki perdelik bu eserde görücü usulüyle evlenmeyi eleştirmiştir. Şinasi eseri yazarken meddah geleneğinden yararlanmıştır.

*  Tanzimatçılar toplum için sanat görüşünü benimsedikleri için toplumu aydınlatmada tiyatroyu bir araç olarak görmüşlerdir.

*  Tiyatrolarda daha çok tarihi ve sosyal konular işlenmiştir.

 Bu dönem tiyatro çalışmaları telif, tercüme ve adaptasyon olmak üzere üç grupta toplanabilir.

*  Tiyatro eserlerinde genellikle üç birlik kuralına uyulduğu görülür. (Abdülhak Hamit Tarhan hariç)



*  Tiyatro eserlerinde iyiler çok iyi, kötüler çok kötüdür.

*  Eserler, genellikle öğüt vererek biter. Çünkü halkı eğitme amacı vardır. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.

*  Tiyatrolar Batı tiyatrosunun etkisindedir. Özellikle Shakespeare ve Moliere en çok taklit edilen sanatçılardır.

TANZİMAT DÖNEMİNDE ŞİİR

  *  Tanzimat döneminde şiir alanında büyük yenilikler olmuştur. Şiirde biçim olarak divan edebiyatına bağlı kalınmış, yani Divan Edebiyatının ölçü, kafiye, nazım birimi gibi şekil özellikleri aynen kullanılmaya devam etmiş,  ancak konusu genişletilmiştir.

 *  Bu dönemde kafiye göz için mi kulak için mi tartışması yapılmıştır.

 * Tanzimatla birlikte kanun,adalet, eşitlik, hürriyet, vatan gibi konular işlenilmeye başlanmıştır.

 * Bu dönemdeki şiirlerde konu bütünlüğü vardır. (Eski şiirde parça bütünlüğü vardı.)


TANZİMAT DÖNEMDE GAZETE

 *  İlk  resmi gazete 1831 yılında çıkarılan Takvim-i Vekayi’dir.

 *  İlk yarı resmi gazete Ceride-i  Havadis 1840 'ta İngiliz William Churchill tarafından çıkarılmıştır.

*  İlk özel gazete1860’ta Agah Efendi ile Şinasi’nin birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval’dir. 

*  1862 de Şinasi Tasvir-i Efkar gazetesini tek başına çıkarır. Bir müddet sonra Namık Kemal daha sonra Recaizade tarafından yönetilmiştir.

 *  Bu gazetelerin dışında Muhbir, Hürriyet ,Basiret, İbret, Tercüman-ı Hakikat, Bedir, Devir gibi gazeteler de çıkarılmıştır.

            

BİRİNCİ DÖNEM SANATÇILARI

 *Tanzimat I.dönem sanatçıları Divan edebiyatı geleneğinde yetişmiş, Batı edebiyatı ile tanıştıktan sonra Fransız edebiyatını benimsemiş kişilerden oluşmaktadır.  


İBRAHİM ŞİNASİ (1826-1871)

* Türk edebiyatında yeniliklerin öncüsü olarak sayılır.

* Mustafa Reşit Paşa’nın Batıya maliye eğitimi için gönderdiği öğrencilerdendir.

*  Doğu ilimleri ile yetişmiş, Fransa’ya gidince  Batı edebiyatını tanımıştır.

* Halk dilini kullanmaya özen göstermiş, dönemine göre oldukça sade şiirler yazmıştır. 

*Batılı fikirlerle doldurduğu şiirlerini Divan edebiyatı nazım şekilleriyle ve aruz ölçüsüyle yazmıştır.

* Klasisizmden etkilenmiştir.

* 1860’ta Tercüman-ı Ahval (ilk özel gazete) ve 1862’de  Tasvir-i Efkar gazetelerini çıkarmıştır.

* Edebiyatımızın ilk gazetecisidir.

* Türk edebiyatının  ilk makalesi Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi’ ni yazmıştır.

* Batılı anlamda ilk tiyatro olan Şair Evlenmesi’ni yazmıştır.(1859)

* Atasözlerini derleyerek oluşturduğu Durub-u Emsal –i Osmaniye Türk edebiyatının ilk atasözleri kitabıdır.

* Edebiyatımızda noktalama işaretlerini ilk kez kullanmıştır.

* Bizde “edebiyat” terimini ilk kez kullanandır.

* Edebiyatımızda ilk şiir tercümesi Tercüme-i Manzume'yi yazmıştır.

* Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır.

* Toplum için sanat anlayışını benimseyen sanatçı, dilin süs ve özentiden kurtulup sadeleşmesi için çalışmıştır. Konuşma dilini, yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.

* Edebiyatımızda hak, adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları kullanan ilk kişidir.

* Şiirlerinde aruz ölçüsü kullanmıştır.

* Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır.

* O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen Batı edebiyatın-daki birçok türde ilki gerçekleştirmesi onu önemli yapmıştır.

* La fonteine'den fabl tercümeleri yapmıştır. 

* Divan şiiri tarzındaki şiirlerini Müntehebat-ı Eş’ar adlı eserinde toplamıştır.


ZİYA PAŞA (1825-1880)

* Divan edebiyatı kültürüyle yetişen ve bu yolda şiirler söyleyen şair fikirleri yönüyle batıyı benimsemiştir.

* Edebiyatımızın eski edebiyat ile yeni edebiyat arasında en çok bocalayan şairidir.

* Fikirleriyle yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmıştır.

* Ziya Paşa Tanzimat edebiyatının hemen hemen bütün vasıflarını kendi sanatında toplamıştır. Bunlar: Divan şiirini kullanması, mahallileşme cereyanı etkisinde dilde sadelik, aşık tarzıyla şiir yazması ve Batının etkisi.

 Londra’da Hürriyet gazetesinde yazdığı “Şiir ve İnşa” isimli makalesinde divan şiirinin bizim şiirimiz olmadığını söyleyen, Baki, Nefi, Necati gibi şairlerin divanlarındaki şiirleri Türk şiiri saymayan, asıl şiirimizin halk şiiri olduğunu söyleyen şair, eski şiir geleneğini sürdürmüştür.

* Harabat isimli divan şiiri antolojisinde Şiir ve İnşa makalesindeki fikirlerinin tam tersini söyler. Türk şiirinin temelini Ahmet Paşa’nın, Necati’nin, Baki’nin attığını, halk şairlerinin şiirlerinin ise eşek anırması gibi olduğunu söylemiştir. Bu, onun içinde bulunduğu bir ikilemdir. Hem eskiyi eleştirmekte hem de geleneği devam ettirmektedir.

* Sade dil savunur, fakat eserlerinde Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarla yüklü bir dil kullanılmıştır.

* Edebiyatımızın en meşhur Terci-i Bent ve Terkib-i Bent şairidir.

* Atasözü haline gelmiş veciz sözleri de vardır.

* Defter-i Amel, j. j. Rousseau’nun İtiraflar adlı eserinden ilhamla yazılmış edebiyatımızın Batılı ilk anı örneklerindendir.

* Rüya adlı küçük eser ise karşılıklı konuşmalar tarzında yazılmış edebiyatımızın ilk röportajı sayılabilecek bir eserdir.

Eserleri:

Harabat: Divan Şiiri antolojisi.

Külliyat-ı Ziya Paşa/Eş’ar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri

Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır.

Zafername: Hiciv türündeki bu kaside Ali Paşa’yı yermek için yazılmıştır.


NAMIK KEMAL (1840_1888)

* Tanzimat edebiyatının en hareketli, heyecanlı ve mücadeleci ismi.

*  İlk şiirlerini Divan şiirinin etkisiyle yazan sanatçı Şinasi’yle tanıştıktan sonra edebiyatın Batılılaşması gerektiğine inanır ve sonuna kadar da bu Batılılaşma düşüncesini savunur.

 Namık Kemal, eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir. Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur.

* Şinasi’nin kurduğu Tasvir-i Efkâr’ı, Şinasi Paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Londra'ya kaçarak orada Hürriyet gazetesini çıkardı. İstanbul'a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı.

* Namık Kemal’in eserlerinde romantizmin etkisi görülür.

* Vatan şairi olarak tanınır. 

*  Edebiyatı, düşüncelerini halka yaymak için araç olarak kullanmıştır.

* Hece ölçüsüyle denemeler yapmasına rağmen aruzu kullanmıştır. Hece ölçüsünü savunmakla beraber bunu şiirlerinde çok az kullanmıştır. 

 Vatan ,millet ,hürriyet ve adalet konularını işlemiştir.

 Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan şairdir.

*  Edebiyatımızın ilk edebi romanı olan İntibah’ı yazmıştır.

* Edebiyatımızın sahnelenen ilk tiyatrosu Vatan Yahut Silistre’yi  yazmıştır. Bu eser oynatıldıktan sonra  meydana gelen olaylardan dolayı Magosa’ya sürülmüştür.

* İlk tarihi roman olan Cezmi’yi yazmıştır.

 Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır.

 Bütün edebiyat türlerinde eser vermiştir.

 Tiyatro ile ilgili görüşlerini Celalettin Harzemşah isimli yapıtının ön sözünde açıklamıştır.

 Tiyatro ona göre faydalı eğlencedir.

*  Tiyatro eserlerinde teknik yönden yetersiz olan sanatçı bazen günlük konuşma dilini kullanır, bazen de süslü bir anlatıma başvurur.

*  Romanlarında Batılı tekniğe uyma çabasındadır. Ancak tekniği sağlam değildir. Kahramanları romantizmin etkisiyle iyiler ve kötüler olmak üzere ayrılmıştır. Konuşma yerlerinde dil nispeten yalınken, betimlemelerde “sanatkârane”dir.

*Romantizm akımının etkisinde eser vermiştir.

Eserleri:

* İntibah: İlk edebî roman.        

* Cezmi: İlk tarihî roman.

* Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşa’nın Harabat’ını eleştirmek için yazmıştır.

* Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri.

Oyunları: Vatan Yahut Silistre, Celâlettin Harzemşah, Gülnihal, Âkif Bey, Zavallı Çocuk, Kara Belâ

* Osmanlı Tarihi,     

* Kanije Muhasarası, 

* İslâm Tarihi 


ŞEMSETTİN SAMİ (1850-1904)

* Türk edebiyatının ilk yerli (telif) romanının yazarıdır. Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat.

*  Şemsettin Sami edebiyat çalışmalarının yanında dille, uğraşmış devrin en büyük dil alimidir.

* Dil alanındaki çalışmaları: Kamus' ul Türkî  ,Kamus u’l Arabî, Kamus 'ul Fransevî isimli sözlüklerdir.

* Kamus u’l A’lam adlı eseri tarih,coğrafya ve devrin büyüklerinin yer aldığı bir ansiklopedik eserdir.

*  Victor Hugo ‘nun Sefiller’ini ve Daniel Defoe’nin Robenson Cruzoe’u da tercüme edilmiştir.

*  Seydi Yahya, Besa (yahut Ahde Vefa ),  Gave tiyatro eserleridir.

* Yaşamının son dönemde Orhun Abideleri ve Kutadgu Bilig üzerine çalışmıştır.


AHMET MİTHAT EFENDİ  

(1844-1912)

*Orta halli bir esnaf ailesi içinde ve güç şartlar altında yetişmiş bir sanatçıdır.

*  Toplum için sanat anlayışı ile eser vermiştir.Asıl gayesi halkı yetiştirmek ve bilgilendirmektir. Çünkü kendisini bir öğretmen, okuyucuları ise öğrenci olarak görür.(Hace-i evvel ünvanını almıştır)

*  Edebiyat ,tarih, coğrafya ,ziraat ve iktisat alanında otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır. Çok yazmasından dolayı yazı makinası  diye adlandırılır.

*  Bazı tiyatro denemeleri yapmışsa da pek başarılı olamamıştır.

*  Dili sade ve düzgündür.

*  Halka okuma zevkini aşılamıştır.

* Romanları teknik yönden kusurludur.

*Doğu medeniyetinin ahlâk ve geleneklerine bağlı, Batı kültürünü benimsemiş olumlu tiplerle, millî örf ve âdetlerimize ilgisiz, Batı’nın sadece serbest ve rahat yaşama tarzını benimsemiş olumsuz tipler arasındaki çatışma, hemen bütün romanlarının temelini teşkil eder. 

*  Romanın akışını keserek uzun uzun açıklamalar yapar, ansiklopedik bilgiler verir.

*  Ahmet Mithat Efendi, Tercüman-ı Hakikat(Türk basınının en uzun ömürlü gazetelerinden biridir), Bedir, Devir gibi birçok gazete çıkarmıştır.

*  Küçük hikayelerden oluşan Letaif-i Rivayat adlı eseri 28 hikayeden ve 25 ciltten oluşur ve ilk hikaye kitabıdır.

* Kıssadan Hisse  bir diğer hikayesidir.

*Avrupa’da Bir Cevelan gezi yazılarından oluşur.

*  Bazı romanları Felatun Bey'le Rakım Efendi, Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Yeniçeriler, Paris'te Bir Türk Kızı, Henüz On Yedi Yaşında, Diplomalı Kız, 


AHMET VEFİK PAŞA (1823_1891)

*  Devlet adamıdır,çeşitli yerlerde yöneticilik yapmıştır.

*  Milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerinin savunucusudur.

*  Tiyatro alanındaki çalışmaları ile ünlüdür. Molliere’nin hemen hemen bütün eserlerini tercüme etmiştir.

*Bursa valiliği sırasında kendi adıyla anılan bir tiyatro binası inşa ettirmiş, memurlarına tiyatroya gitmeyi mecbur hâle gelmiştir.

*Zoraki Tabib, Azarya,Zoraki Nikah,Kibarlık Budalası, Kocalar Mektebi, Kadınlar Mektebi, Tartüff, Adamcı, Don Jua çeviri ve adaptasyonlarından bazılarıdır.

* Tarih ve dil sahasındaki önemli eseri Lehçe-i Osmani.

* Ebulgazi Gazi Bahadır Han'ın Seçere-i Türki adlı eserini Osmanlı Türkçesine çevirmiştir.



ALİ BEY ( DİREKTÖR)

Âli Bey; Tanzimat Tiyatrosu'nda, halk kaynaklarımızdan yararlanan ilk oyun yazarlarımız arasındadır.

Direktör Ali Bey lâkabı ile anılmasının nedeni  Düyûnu Umumiye Direktörlüğünde bulunmasıdır. Teodor Kasap'ın yayımladığı Diyojen mizah gazetesine yazdığı mizahi yazılarla, tiyatro çalışmaları ile tanındı.

Kokona Yatıyor (bir perdelik komedi)

Ayyar Hamza (Moliere'den adapte)

Zavallı  Nejdet (komedi)

Geveze Berber (oyun)

Lehçet-ül Hakayik (İlk Türkçe özdeyiş örneklerini içeren mizahî sözlük)

Seyahat Jurnali (gezi notları)

Seyyareler (hikâye) önemli eserleridir.




TANZİMAT EDEBİYATI

 II. DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ

(1876-1896 arası)

* İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.

* Batı edebiyatının savunmuşlardır. Bu dönemde Batı edebiyatı örneklerini daha başarı bir şekilde ortaya konmuştur.

* Romanda realizmin tesiri şiirde ise romantizmin tesiri görülür.

* Kölelik, cariyelik ve yanlış Batılılaşma bu dönem romanlarında işlenen konulardır.

* Bu dönemde gözleme önem verildi.

* Romandan çok tiyatro gelişmiştir.

* Şiirin alanı ve konusu genişletildi. Güzel olan her şey şiirin konusu oldu.

* Divan edebiyatı biçim anlayışı bu dönemde yıkıldı.

* Bu dönem sanatçıları siyasetle devlet işleriyle ve toplum sorunları ile ilgilenmemişler, yalnızca edebiyatla, sanatla ilgilenmişlerdir.

* Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha ağırdır.

* Bu dönem sanatçıları 

Muallim Naci

Abdülhak Hamit Tarhan 

Nabızade Nazım  

Sami Paşazade Sezai 

U

Recaizade Mahmut Ekrem

MANSUR olarak kodlayalım.

 

 


RECAİZADE MAHMUT EKREM  (1847-1914)

* Şiir, roman, hikaye, eleştiri, edebi bilgiler ve tiyatro türünde eserler vermiştir.

* Şiirlerinde hüzün ve elem vardır. Oğlu Nejad’ın ölümü; içli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur.

* Şiirde kulak için kafiye görüşünü savunur.

* Şiir alanında fazla başarılı değildir, nesirde başarılıdır.

* Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.

* İlk realist roman Araba Sevdası'nın yazarıdır.

* Birçok romantik Fransız şairinin şiirlerini Türkçe’ye çevirmiştir.

*Nağme-i Seher, Yadigâr-ı ŞebabPejmürde, şiir kitaplarıdır.

*Zemzeme  isimli şiir kitabının ön sözünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşılık vermiştir.)

*Muhsin Bey, Şemsa hikaye tarzın-daki  eserleridir.


Araba Sevdası, Bihruz Beyin şahsında Batı hayranlığı yolunda düşülen garip durumlar eleştirilir. 

Tiyatroları: Çok Bilen Çok YanılırAfife Anjelik, Vuslat, Atala

Talim-i Edebiyat: Edebiyat ders kitabı.


ABDÜLHAK HAMİT TARHAN  (1852_1937)

*Şiir ve tiyatro alanlarında eser vermiştir.

* Divan şiirini sona erdiren sanatçıdır.

 *Kurallara uymayan, Batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan bir sanatçıdır. 

* Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir.

* Doğuyu ve Batıyı oralarda yaşayarak öğrenmiş bir sanatçıdır. 

* Şair-i Azam olarak bilinir.

* Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir. Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özellikleridir.

*Şiirleri iki dönemde incelenir:Birinci dönem Türk edebiyatının ilk pastoral şiiri Sahra ve Paris kent yaşamını anlattığı Belde.


İkinci dönem  konusu karısı Fatma Hanım'ın ölümüyle metafizik, ölüm, ruhlar vs. olmuştur.

* Divan şiirinin nazım şekilleriyle kafiye düzenini kullanmamıştır.

* Romantizmin etkisindedir.

* Tezat sanatını çok kullanmıştır. Tezatlar (zıtlıklar) şairidir.

* Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihi konular önemli yer tutar.

* Hayat, tabiat, ölüm ve insanlık gibi konuları işlemiştir.Ölüm şiir estetiğini oluşturur.

* Yirmiye yakın tiyatrosu vardır.

* Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri yazmıştır. 

(Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır.) 

* Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir.

* Bazı oyunlarında Shakespeare’in tesiri görülür. 

*Bütün tiyatroları dram türündedir. 

*Tiyatrolarından bazıları mensur, bazıları manzum, bazıları da hem manzum hem mensurdur.

ESERLERİ

Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam, bir Sefilenin Hasbıhali, Validem, Tayflar Geçidi, Yabancı Dostlar ...

Tiyatroları: Macera-yı Aşk, Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, Tezer, İlhan, Hakan, Liberte, Sabr'u Sebat, İçli Kız, Duhter-i Hindu, Nazife, Turhan, İbni Musa …      


 SAMİPAŞAZADE SEZAİ  

 (1860-1936)

* Batı edebiyatı etkisinde yazdığı hikayeleri ve romanı ile tanınır.

* Hikayelerinde Fransız realistlerinden izler vardır. Sergüzeşt adlı romanı realizme doğru atılmış bir adımdır. Küçük Şeyler adlı hikâye kitabı Fransız realistlerinin sanat anlayışlarına uygundur.

*Romanda Dilber isimli odalığın şahsında kölelik ve cariyelik konusunu işlemiştir.

* Romantik özellikler taşıyan şiirler de yazmıştır.

ESERLERİ:

Sergüzeşt: Dilber adındaki esir kızın çalıştığı evin oğluyla aralarında doğan mutsuz aşkı ve acı sonu anlatır. Romanda realizm ve romantizm kendini hissettirir. Gözlemlerden dolayı realisttir.

İclal: Bu kitapta yeğeni İclal ‘in ölümü üzerine yazdığı mensur şiirlerini bazı düzyazılarını ve hatıralarını anlatır.

Şir (Piyes),  Rumuzul-edeb: Edebiyat kavramlarını içeren düz yazı türündeki eseridir. 

Küçük Şeyler hikaye tarzındaki eserleridir



NABIZADE NAZIM   (1862_1893)

* Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizm ve natüralizmin öncüsüdür.

* Roman ve hikaye alanında eserleri ile tanınmıştır.

* Karabibik (ilk köy romanı) öyküden uzun, romandan kısadır.

* Kahramanlarını yöresel ağız özellikleriyle konuşturmuştur.

* Gözlem, eserlerinde önemli yer tutar.

* Yazar , tasvir ve tahlilinde son derece başarılıdır.

ESERLERİ:

Karabibik: Türk edebiyatının ilk köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır.

Zehra: İlk natüralist roman örneğidir. Psikolojik özellikleri ağır basan bir romandır. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.

Yadigârlarım, Sevda, Haspa (oyun); Heves Ettim (şiir)


MUALLİM NACİ    (1850_1893)

*Şiir, sözlük, ders kitabı alanlarında eser vermiştir.

* Eski edebiyat taraftarlarının (Geleneğin temsilcisidir.) lideri durumundadır. 

* Eski şiirin temsilcisi olarak ün yapmasına rağmen Batılı şiir tarzında da başarılı örnekler vermiştir.

* Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur. Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, “abes” ve “muktebes” kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır.

*Türk şiirine Batı etkisiyle yeni bir anlayış getiren Abdülhak Hâmid (Tarhan) ve Recâizâde Mahmud Ekrem’e karşı çıktığından eski edebiyat anlayışının bayraktarı olarak tanıtılmıştır. Ancak Nâci kendi devrinde eski edebiyatı en iyi bilen, klasik tarza bağlı bir şahsiyet olmakla beraber yeni tarzda da oldukça başarılı manzumeler yazmıştır. 

*Dili sadedir ve dili kullanmada başarılıdır. 

*Köylü Kızlarının Şarkısı köy şiiri kabul edilir.

*Demdeme Recâizâde Mahmud Ekrem’in Zemzeme mukaddimesiyle Takdîr-i Elhân’da kendisine yönelttiği eleştirilere karşı Saâdet gazetesinde yayımlanmış makalelerinden oluşan tamamlanmamış eseridir.

ESERLERİ:

Şiirleri:Ateş-Pare ,Şerare ,Sümbüle ve Fürüzan’dır.

Recaizade’nin Zemzemelerine karşılık Demdemesi  vardır.

Edebi bilgiler: Islahat-ı Edebiye                  

Lugat: Lugat-ı Naci

Ömer'in Çocukluğu anı tarzı eseridir.

Diğer konular için tıklayın.

YAZIM YANLIŞLARI (KURALLARI)

    YAZIM KURALLARI (YANLIŞLARI) Aşağıdakilerden hangisinde yazım yanlışına yer verilmiştir? ÇÖZÜM:   Tek bir soru kalıbıyla yüzlerce maddeden oluşan, kurallar silsilesi sorulmaktadır. Sözcüklerin büyük ,küçük yazılması;birleşik ya da ayrı yazılması ;ses olayları gibi pek çok şey yazım yanlışı vardır/yoktur ,soru kalıbları ile sorulur. *Ses Bilgisiyle İlgili Yazım Yanlışları: 1.Ünlünün düşürülmesi gereken yerde düşürülmemesi yazım yanlışıdır . (İki heceli sözcüklerde ve birleşik fiillerde  aranır.) Şe hiri iyi bilen biriyle gezmeyi fi kir edecek kadar akıllıydı.                                    O gece ka rın ı çok ağrımış ,ağrısı hafifleyince haline şü kür eder.                       ...

Nesne Yüklem İlişkisi

  NESNE YÜKLEM İLİŞKİSİ BAKIMINDAN                                   CÜMLELER Aşağıdakilerin hangisinde eylem nesne-yüklem ilişkisi bakımından diğerlerinden farklıdır?   Bu soru kalıbını çözmek için önce nesnenin ne olduğunu bilmek gerekir. Nesne nedir?:    * Nesne yapılan işten etkilenen herhangi bir şeydir. * Yükleme sorulan " Ne, Neyi, Kimi" sorularına cevap veren ögelerdir. Kısa yol: * Fiilin başına " ONU " getirildiğinde fiil anlamlı olursa nesne alabilir demektir. (Onu) satmış. (Anlamlı, nesne almış.) Kitaplığındaki bazı kitapları yok pahasına satmıştı.  (  Neyi satmış?) Kitaplığındaki bazı kitapları (işten etkilenen) UNUTMA: Nesne, sadece cansız varlık değildir; insan da işten etkilenen olduğunda nesne olarak isimlendirilir.   * Kim ve kimi soruları insanı buldurmak için söylenir. Yalının sahibini hastaneye kaldırıldılar.  Kimi hastan...

Yazım Yanlışları Uygulama

    1.    İkide bir çocukca sorular sorması canımızı sıkmışdı. 2.   Burağ’ın fikirini savunan bir kaç kişi kalmıştı.  3.    1943'de İstanbul da   doğmuş fakat fikirleri anadoludan beslenmiştir. 4.    Seni gördümmü annemin konuk severliğini hatırlıyorum. 5.   Paris’de büyükelçilik yapmış,kötülük nedir de bilmiyen biriydi. 6.   Bende göğüsümü üşüttüm dün gece . 7.   Toprakda binlerce organizma yaşarki toprakda verim sağlanır. 8.   Sabahtan beri omuzum ağrıyor kimse bana yardımetmiyor. 9.   insanın bilinç altını dolduran bir takım olaylar olur. 10.     Hiç birimiz Zeynebi görmedikte görmekde istemedik.   Aşağıdaki cümlelerdeki   yazım yanlışlarını bulalım. 1.     Türkler, müslümanlığı 10. yüzyılda kabuletti.   2.     Bu bitkiye iç Anadolu’da klavuzlar yardımıyla ulaşa bildik.   3.    Odaya  Güneş girmiyorsa  ora...

Noktalama İşaretleri

    NOKTALAMA SORULARI NASIL ÇÖZÜLÜR? Özellikle, çok sorulan paragraf tipi soruları çözerken dikkat edilmesi gereken üç temel kural vardır. I.KURAL:   Nokta, soru işareti, ünlemden sonra mutlaka büyük harfle başlar. Beni gerçekten gördü mü (    ) yalan mı söylüyor(    ) bilmiyorum( ) (?) (?) şıkkı cevap olmaz. Soru anlamı taşımış olmasına rağmen, boşluğa soru işareti gelmez. Küçük harf geliyorsa virgül atılarak cümleye devam edilir. II:KURAL: Virgül, noktalı virgül den sonra- özel isim yoksa -mutlaka küçük harfle başlar. Sülalade akıllı (   ) işten anlayan (   ) mantıklı düşünen tek kişiydi. Hacı Kalfa (  ) kendini çok iyi yetiştirmişti (   ) birçok önemli eser vermiş bir bilim adamıdır III:KURAL: İki nokta, üç noktadan sonra duruma göre bazen büyük, bazen de küçük başlar. * İki noktadan sonra açıklama yapılıyorsa büyük, sıralama yapılıyorsa küçük başlar. Sanatçıdan beklenen şudur: Halka gereken kültürel mirası v...

Sınava Nasıl Çalışmalıyım?

      Her gün aynı saatte çalış. İnsanlar için en verimli çalışma saatleri ,sabah  8 ile 12 arası olduğu bilinir. Bu zaman diliminde zihin daha aktiftir.  Kişisel farklılıklar ve çevre etkisi ya da ev düzenine bağlı olarak bu saatler değişebilir. Önemli olan her gün aynı saatte çalışabilmektir.Az da olsa devamlı yapılan çalışma başarı getirir.  Çalışmayı tam bir alışkanlık haline getirmek için sabretmek gerekir.     Küçük yaşta ilim öğrenmek için evinden ayrılan bir öğrenci kendini yetersiz hissetmiş ve eve dönmek için yola koyulmuş. Yolda sıcaktan korunmak için bir mağaraya sığınmış. Mağaranın tavanından damlayan suyun taşı oyduğunu fark etmiş. Benim kafam taştan da sert değil ya demiş ve medreseye dönmüş. Dönemin önemli âlimlerinden biri olmayı başarmış. Unutma ki taşı delen suyun sertliği değil, devamlılığıdır . Çalışmayı zincir olarak düşün, her günün bir halka olduğunu ve kopmaması gerektiğini bil . Başlayan bir alışkanlığa, ...

Fiilimsiler (Eylemsiler)

Aşağıdakilerden hangisinde fiilimsiye / eylemsiye yer verilmiştir? Bu soru kalıbında ilk olarak fiilimsi nedir, nasıl bulunur, sorularına cevap bulmak gerekir. FİİLİMSİ NEDİR?: *Fiile benzeyen fakat fiil olmayan  (isim,sıfat ya da zarf olan) sözcüklerdir. *Görünüşü fiil benzediği için pek çok  öğrenci fiilimsileri, fiil sanır.       Üşümek      (isim)    Üşüye n      (sıfat)    Üşüterek    (zarf)  Örnekteki sözcükler fiil gibi görünse de fiil  değil fiilimsiler. FİİLİMSİ NASIL BULUNUR? I.KURAL:  Kökü ya da gövdesi fiil olan  sözcükler fiilimsi olabileceği için ilk  şart kökü fiil olan sözcükler  seçilmesidir. Halasının oğlunun diğer çocuklardan  farklı  yönleri vardı. Yukardaki cümlede   fiil köküne sahip  sözcük yok, tüm kökler isim kökü  olduğuna göre   fiilimsi de yok. II.KURAL: Fiilin aldığı e...

SÖZCÜKTE YAPI (KÖK BİLGİSİ)

       KÖK VE KÖKÜN TÜRÜ                                              Aşağıdakilerden hangisinin kökü, sözcük türü bakımından diğerlerinden farklıdır? Bu kalıpta iki bilgi sorgulanmaktadır :                       1 .Sözcüğün kökü nasıl bulunur?   2. Kökün türü nasıl belirlenir? Soruya sözcüğün kökünü belirlemekle başlayalım.   A.KöK NASIL BULUNUR? I.AŞAMA:   Sözcüğün anlamlı en küçük parçası bulunur. ilgisizlik -anlamlı en küçük parça – il               Anlatım anlamlı en küçük parça – an   Peki ama bu kökler doğru mu?? II.AŞAMA : Bulunan kökle sözcüğün son hali arasında anlam ilişkisi olup olmadığına bakılır.  Anlam ilişkisi varsa kök doğru bulunmuştur, anlam ilişkisi yoksa kök yanlış bu...

CÜMLENİN ÖGELERİ

      Ögeler  Nasıl Ayrılır? *Her cümle bir iş ya da bir durumu anlatır. *Cümledeki iş ya da durum yüklem  dir. *Cümlede söz edilen işi yapan,   özne   dir. *Cümlede söz edilen işten etkilenen nesne   dir. *Cümlede işin mekanı dolaylı tümleç (yer tamlayıcısı)  dır. *Cümlede işin nasıl, ne zaman, ne kadar olduğunu anlatan zarf tümleci   dir. ÖGE AYIRT EDERKEN NELERE DİKKAT EDİLİR? I. Cümlede ilk yüklem bulunur. *Yüklem doğru bulunmazsa diğer ögeler doğru bulunamaz. *Diğer tüm ögeler yükleme sorulan sorulara, verilen cevaplarla bulunur. II. Yüklemden sonra özne ,özneden sonra diğer ögeler bulunur. (Böyle sıralanmasının sebebi özne ve belirtisiz nesnenin aynı sorulara cevap vermesidir.Ne ve Kim sorularına verilen ilk cevap özneyi ,   İkinci cevap belirtisiz nesneyi buldurur.) Çocuklar, evde uçurtma yapıyor. Yapıyor (Yüklem) Yapan kim ? Çocuklar   (özne) Ne yapıyor?   Uçurtma   (Belirtisiz Nesne) III...

Şiirde Kafiye ve Redif

    Şiirde Kafiye (Uyak) ve Redif Redif nedir,nasıl bulunur?: *Satır sonlarındaki sözcükler ekine köküne ayrılır. *Yapılan ayrımda yazılışları ve  görevleri  aynı olan eklere redif denilir.  *Ek halinde ve sözcük halinde olmak üzere iki grupta incelenir. Ek Halinde Redif: Ağaçlar hu çeker iniler t aş lar Bülbül, gözlerinden akıtır y aş lar   “ lar ” çoğul ekleri aynı görevde olduğundan    rediftir.  - aş  sesleri iki ses benzerliğine dayandığından tam uyaktır.  Söz ola kese sa vaş ı       Söz ola kestire b aş ı Söz ola ağulu  aş ı Bal ile yağ ede bir söz     -ı harfi üç dizede de belirtme hal eki görevinde kullanıldığı için redif tir.    Sözcük Halinde Redif: *Satır sonunda tekrarlanan aynı anlamda kelimelerin oluşturduğu ses benzerliğine de sözcük halinde redif denilir.     Garibim namıma Kerem  diyorlar Aslı’mı el almış harem  diyorlar Ha...

SES BİLGİSİ

       Ses Bilgisi (Olayları) Kökle ekin ya da ekle ekin birleşmesi sırasında meydana gelen olaylara ses bilgisi denilir.  Ses bilgisi sorularını çözebilmek için sözcükte yapı bilmek gereklidir. Sözcüğün ilk hali bilinirse meydana gelen ses olayı da anlaşılır. Sözcüğün kökü ve köke gelen ekler ayırt edilir. Besliyordu    sözcüğünün ilk hali   besi-le-yor-du    sözcükte ünlü düşmesi ve ünlü daralması vardır. Anlattığı    sözcüğünün ilk hali    anla-t-dık-ı    sözcükte ünsüz sertleşmesi ve ünsüz değişimi vardır. 1.Aşağıdakilerden hangisinin  büyük ünlü uyumuna uymama nedeni diğerlerinden farklıdır? *   Büyük Ünlü Uyumu Nedir?      Büyük ünlü uyumu kalın ünlülerden sonra kalın,ince ünlülerden sonra ince ünlünün gelmesidir.     -a,-ı,-u,-o      Kalın ünlüler       -e,-i,-ü,-ö      İnce ünlüler   Büyük d...