23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilân edilmesiyle basında da bir patlama olur. Önemli ortak tek vasıfları II. Abdülhamid’in şahsını, devrini, rejimini kötülemek ve ona hakaret etmek olan, çoğu asgarî sanat ve edebiyat zevkinden mahrum bir yığın şiir, tiyatro, roman ve hikâye bu dönemin edebî mahsullerini teşkil eder.
Fecr-i Âtî topluluğu, sanat ve edebiyattaki bu seviyesizliğe karşı tepkilerin bir araya getirdiği edebiyatçıların ortak hareketinden doğmuştur. "Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek" prensibinden hareketle yola çıkmışlardır.
Servet-i Fünûn’da (24 Şubat 1910) ve aynı tarihli Tanin gazetesinde “Fecr-i Âtî Encümen-i Edebîsi Beyannâmesi” başlığı ile çıkan bu uzunca yazıda topluluğun prensipleri açıklanmıştır.
Fecr-i Âti Topluluğun Genel Özellikleri
* Edebiyatımızda bildiri yayımlayan ilk edebi topluluktur. (O dönemde bildirdi yayımlamak özellikle Fransız edebiyatında çok modaydı.)
* “Sanat şahsi ve muhteremdir.” ifadesi topluluğun sanat anlayışı olmuştur.
* Servet-i Fünun topluluğunun sanat anlayışına tepki göstermişler ancak onların taklidi olmaktan öteye gidememişlerdir.
* Batı edebiyatlarını ,özellikle Fransız edebiyatını , örnek almışlardır.
* Sanatçılar eserlerinde oldukça ağır ve süslü bir dil kullanmışlardır.
* Topluluk sanatçıları, edebiyatı daha iyi bir yere götürme çabasında olmuşlardır.
* Edebi türler içinde şiire ayrıca önem vermişlerdir.
* Serbest müstezatı daha da ileriye taşımışlardır.
* Batı’nın sanatını ve özellikle edebiyatını yakından takip edeceklerini, Türk Edebiyatı’nı Batı edebiyatlarından geri bırakmayacaklarını söylemişlerdir.
* Batı’daki önemli eserleri tercüme ettirerek verilecek konferanslarla halkın edebi zevki yükseklere çıkarılabileceğini savunmuşlardır.
* Şiirlerinde daha çok sembolizm ve parnasizm; romanlarında ise realizmin etkisi bulunmaktadır.
* Eserlerinde sosyal konulara değinmeyip daha çok tabiat ve aşk temalarını işlemiş-lerdir.
* Üyelerinin çalışmaları sonucunda ortaya çıkacak eserleri içeren zengin bir kütüphane kurmayı amaçlamışlar fakat başarılı olamamışlar.
* Dönemde önemli bir varlık gösterememişler ve “Milli Edebiyat”ın etkisiyle kısa sürede dağılmışlar.
* Topluluğun sanat anlayışı yaşamı boyunca devam ettiren tek sanatçı Ahmet Haşim'dir.
Dönem Sanatçıları
Ahmet Haşim
Emin Bülent
Tahsin Nahit
Celal Sahir
Hamdullah Suphi
Ali Canip
Fazıl Ahmet
Mehmet Behçet
Köprülüzade Mehmet Fuat
Şehabettin Süleyman
Yakup Kadri
İzzet Melih
Emin Lami
Ahmet Samim
Cemil Süleyman
Ahmet Haşim:
* Ahmet Hâşim, 1884'te Bağdat'ta doğdu.
* Haşim'in çocukluğu, yalnızlık ve acı duygularıyla Dicle kıyılarında geçti.Küçük yaşta annesinin ölümü üzerine babasıyla İstanbul'a döndü.
* Lise öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamlandı.
* I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla dört yıl ihtiyat zabiti olarak Yakup Kadri Karaosmanoğlu'yla birlikte savaşa katılan yazar, askerliği sırasında Anadolu'nun birçok yerini görme fırsatı buldu.
* Savaştan sonra Fransızca öğretmenliği, edebiyat öğretmenliği ve çevirmenlik gibi işler yaptı.
* Haşim'in ilk şiirlerinde, Servet-i Fünun şairlerinden aynı zamanda Galatasaray Lisesinden öğretmeni olan Tevfik Fikret'in etkisi görülür.
* Bu şiirlerde çocukluk hatıralarını, aşk ve tabiatı işlemiştir.
* Türk şiirinde Yahya Kemal Beyatlı'dan sonra saf (öz) şiirin en önemli temsilcisi olarak bilinir.
* Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" isimli yazıda şiirle ilgili görüşlerini aktaran şair, şu ifadelere yer verdi:
Şairin dili, düzyazı gibi anlaşılmak için değil, hissedilmek için üretilmiş, müzik ile söz arasında ama sözden çok müziğe yakın ortalama bir dildir.
*."Sanat için sanat" anlayışını benimseyen başarılı edebiyatçı, şiirlerinde imge ve iç ahenk bakımından zengin bir üslup kullanırken Türk edebiyatında "akşam şairi" olarak tanındı.
* Şiirlerinde musikiye özel bir önem vermiştir.
* Şiirlerini aruz vezniyle yazan şair, Arapça ve Farsça sözcüklere de bolca yer verir.
* Sembolizm ve az da olsa empresyonizm etkisinde şiirler yazmıştır.
* Şiirlerinde duygusallık önemli yere sahiptir.
* Şiirlerinde toplumsal olaylardan uzaktır. Bunun yerine aşk, duygusallık yalnızlık ve ölüm gibi kavramları kullanmıştır,
* Nesirlerinde açık, sade ve anlaşılır bir üslup kullanmıştır. Ayrıca nesirlerinde sosyal konulara daha çok ağırlık vermiştir.
* Ahmet Haşim, memuriyet hayatına devam ederken fıkra, tenkit gibi düzyazılar yazmaya başladı. Gazetede yazdıklarının bir kısmını daha sonra "Gurabahane-i Laklakan" isimli eserde topladı.
Ahmet Haşim'in Eserleri
Şiir:
Göl Saatleri (1921)
Piyale (1926)
Fıkra ve Sohbet:
Bize Göre (1926)
Gurabahane-i Laklakan (1928)
Gezi:
Frankfurt Seyahatnamesi (1933)