Ana içeriğe atla

Edebi Sanatlar

Söz sanatları ile ilgili soru kalıplarını çözebilmek için her sanatla ilgili bir örnek ezberlemek çok işe yarar.Sorudaki sanat zihinde eşleşebilmesi,çağrışım yapması buna bağlıdır.

Teşbih (Benzetme):

Taş yürekten peyda olmaz merhamet.

Aralarında benzerlik bulunan varlıklardan nitelikçe zayıf olanı kuvvetliye benzetmeye teşbih denilir. Yukarıdaki örneklerde sertlik bakımından güçlü olan taşken, yürek taşa benzetilmiş.
Örnek
Cennet yüzlü bir dilbere tutuldum.
Unutulmaz Munzur senin buz suyun
İnci dişler yakışmaz mı gül yüze
~
Tam teşbih :
 Dört öğeden oluşan benzetmeye denilir.

1. Benzeyen: 
Özellik bakımından güçsüz olan varlık veya nesneye denir. Teşbihin (benzetme) asıl öğesidir. 

II.Kendisine Benzetilen:
 Özellik bakımından güçlü olan varlık veya nesnedir. "Benzetilen" olarak da bilinir. 

III.Benzetme Edatı: 
"Benzeyen" ve "kendisine benzetilen" unsurları arasında ilgi kuran edattır. gibi, dek, kadar vb.

IV.Benzetme Yönü: 
Birbirine benzetilen öğeler arasındaki ortak özellik anlamına gelir. Benzetmenin yardımcı öğesidir. 

Not: Benzetmede "benzeyen" ve "kendisine benzetilen" temel öğeler; "benzetme edatı" ve "benzetme yönü" yardımcı öğeleri oluşturur.

Örnek
Karınca gibi çalışkan adam
KB      BE      BY     B
Not:  Kendisine benzetilen (KB), benzeyen (B), benzetme yönü (BY), benzetme edatı (BE) şeklinde yer alacaktır.
Altın gibi sarı saç
KB   BE   BY   B

Teşbih-i Beliğ ( Güzel Benzetme): 
Teşbihin yalnızca iki unsuruyla yani "benzeyen" ve "kendisine benzetilen" unsurlarıyla yapılan benzetmelere denir. 

Ömrüm bir tarladır mahsulü çile
Gül bin cilve eder garip bülbüle
Bulutlar dağıldı nazarın ile
Kanayan yaramı sar kömür gözlüm.

Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil

Benzeyen: Karanfil
Benzetilen: Yârin dudağından getirilmiş bir katre alev

İstiare (Eğretileme)

*Teşbihin temel öğelerinden ya "benzeyen" ya da "kendisine benzetilen"in yer aldığı edebi sanata istiare (eğretileme) denir. 
*Bir sözcük benzetme amacıyla başka bir sözcüğün yerine kullanılır.
*İstiarede ifadeler gerçek anlamının dışında kullanılır. 

O yılan, seni de bir şekilde kandırmış.

Yılan gibi tehlikeli adam şeklinde tam teşbih yapmak sureti ile istiare anlaşılabilir. Yılan tehlike bakımından adamdan güçlüdür  ve sadece kendisine benzetilen verilmiştir.

Açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır.

Açık İstiare :

Benzetmenin temel unsurlarından yalnızca "kendisine benzetilen" ile yapılan istiaredir. Benzeyen unsurunun ne olduğu cümledeki diğer sözcüklerden anlaşılır. Açık istiarede güçlü unsur yazılıp güçsüz unsur dışarıda bırakılır.

Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor."

Bir güle vuruldum hem de zamansız.

Kapalı İstiare :
Yalnızca "benzeyen"in verildiği istiaredir. Kendisine benzetilen söylenmez. Güçsüz varlığın yer aldığı istiaredir.Kapalı istiarede benzetme yönü de verilir.

Can kafeste durmaz uçar.
Dünya bir han konan göçer.

Cümledeki "uçmak" sözünden canın bir kuşa benzediğini anlıyoruz. Güçlü olan varlık, "kuş"tur çünkü "uçmak"  kuşun özelliğidir .Yani cümle bir kapalı istiare (eğretileme) örneğidir

İnciler yağıyor sanki göklerden.

Yukarıdaki cümlede "inci" sözcüğü güçlü olan varlık olup "kendisine benzetilen" öğeyi oluşturmuştur. "Göklerden" ve "yağıyor" sözcüklerinden bunun "yağmur" olduğu anlaşılır. Öyleyse burada bir kapalı istiare  örneği vardır.

Teşhis (Kişileştirme):

İnsana ait özelliğin doğaya aktarılmasına kişileştirme sanatı nedir.Teşhis sözcüğünün içindeki şhs şahıs sözcüğünün geçtiğine dikkat ederseniz karıştırmazsınız. 

Kuşlar figan edip ağıt dinlerse
Dağlar boynu bükük şarkı söylerse
Deniz uyku yüzü nedir bilmezse
Sevgilim bil ki uzaklardayım

Tarihin dilinden düşmez bu destan
Nehirler gazidir, dağlar kahraman

Bilgi Notu:
 Teşhisin olduğu yerde kapalı istiare mutlaka vardır. Benzetme unsurundaki insan güçlü olan verilmez sadece zayıf olan verir

Dinmiş denizin şarkısı, rüzgâr uyumakta
Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı

İntak (Konuşturma)

İnsan dışındaki  varlıkların konuşturulması sanatına intak denir. Konuşma bizzat bu varlıkların ağzından yapılır. Kişileştirme sanatıyla kullanılır. İntak sanatının olduğu her yerde mutlaka kişileştirme de vardır. 

Akıl ersin, ermesin sevdama 
Senden yanayım, dedi yeşeren dal senden yana

Kulağının dibinde haykırdı fırtına:
Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına.

Kinaye:

Bir sözün hem gerçek hem mecaz anlama gelebilecek şekilde kullanma sanatına kinaye denir. Kinayede asıl anlatılmak istenen mecaz anlamdır. Gerçek anlamı düşünmek de mümkündür. Türkçede deyimler ve atasözleri genellikle kinayeli bir anlatıma sahiptir. 

Kardeşleri onun hiçbir zaman elinden tutmadılar.

Bizim kapımız her zaman açık.

Hiçbir zaman elini sıcak sudan soğuk suya sokmadı.

Mum dibine ışık  vermez.

Tevriye:

*Yakın anlamın söylenilip uzak anlamın kastedilmesi sanatıdır. 
*Bir sözcükten iki anlam çıkarılması gerekir. Tevriyede mecazın olmaması onu kinayeden ayırır. Tevriyede kullanılan sözün ikisi de gerçek anlamlıdır.

Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek

Sordum nigârı dedi ahbab
Semt-i Vefa'da doğru yoldadır.

Kazan devrildi, söndürdü ocağı

Her ikisi de gerçek anlamda olmak üzere, "ocak" sözcüğünün yakın anlamı "ateş yakılan yer" uzak anlamı da "Yeniçeri Ocağı"dır. 

Mecaz-Mürsel (Ad Aktarması):
Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır. Buna düz değişmece de denilir.

*İç dış ilişkisi:

Evin suyu ne zaman patlamış ki.

*Yer yön insan ilişkisi:

Bankadaki en son masada işini halledip caddenin karşısındaki ofisten bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu.

*Parça bütün ilişkisi:

Ülkenin ileri gelen kalemleri yeni yeni projeler peşindeydiler.

*Sanatçı eser ilişkisi:

Çantasından çıkardığı Yahya Kemal'i masaya koydu.

*Sebep sonuç ilişkisi:

 Çocuklar tatil yağıyor  diye bağırmaya başladılar.

Telmih(Hatırlatma):

 Bilinen bir olayı, tanınmış bir kişiyi hatırlatma, çağrıştırma sanatına telmih (anımsatma) denir. Halk ve Divan edebiyatında daha çok kullanılır.


Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.

Seyretti hava üzre denir taht-ı Süleyman
O saltanatın yeller eser şimdi yerinde.

Kardeşini öldürüyor Kabil,
İçimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.

Gökyüzünde İsa ile
Tur Dağı’nda Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevla’m seni

Tenasüp (Uygunluk):

Anlamca birbiriyle alakalı sözlerin bir arada kullanılması sanatına tenasüp (uygunluk) denir.  Divan edebiyatında mitoloji, bitki, hayvan isimleri bu sanat içinde geçen unsurları oluşturur.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Lâleyi sümbülü, gülü hâr almış.
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış.

Aramazdık gece mehtâbı yüzün parlarken
Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken

Bu akşam ışık olduk, renk olduk, ses olduk,
Yeniden kışla olduk, asker olduk, tüfek olduk.

Hüsnütalil (Güzel nedene bağlama):

Bir olayın, olgunun gerçek nedenini bir yana bırakıp onu güzel, hayali ve hoş bir nedene bağlayarak açıklama sanatına hüsnütalil (güzel bir nedene bağlama) denir. Şair bu sanata başvururken aslında bahse konu olan olayın gerçek nedenini bilmekte bu neden yerine etkileyiciliği arttırmak için başka bir neden bulur. 

Kadrini bilmeyenler alır eline 
Onun için eğri biter menekşe


Sen gülünce güller açar Gülpembe 
Bülbüller seni söyler biz dinlerdik Gülpembe 
Sen gelince bahar gelir Gülpembe 
Dereler seni çağlar sevinirdik Gülpembe


Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.


Güzel şeyler düşünelim diye
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar

Tecahül-i Arif

Şairin çok iyi bildiği bir gerçeği bilmiyormuş anladığını anlamıyormuş gibi görünme sanatına tecahül-i arif sanatı denir. Çoğunlukla soru sorma (İstifham sanatı) veya sorulan bir soruya cevap verme biçiminde karşımıza çıkar. 

Göz gördü gönül sevdi ey yüzü mâhım,
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım.

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer?

Geç fark ettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar, ateş yakarmış.
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Yılın ilk karı yağdı,
İyice kısaldı günler,
Ölülerimiz üşür mü ki?"

Tariz (iğneleme):

Söylenen sözün ya da kavramın gerçek ya da mecaz anlamı dışında büsbütün tersini kastetme sanatına tariz (iğneleme) denir. Bir kişiyi küçük düşürmek için kastedileni tam tersi sözlerle söyleyip dokundurma sanatıdır. 

Bir yetim görünce döktür dişini,
Bozmaya çabala halkın işini,
Günde yüz adamın vur kır dişini,
Bir yaralı sarmak için yeltenme.

Üç parmak noksan öç ölçersen kile
Tatlı söz konuşma bir kimse ile
Dört kuruşa sekiz kuruş et hile 
Hilekârlık hoş sanattır usanma

Mübalağa (Abartma)
Bir şeyi olduğundan ya çok büyük ya da çok küçük gösterme sanatıdır. 

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer 
O ne müthiş tipidir; savurur enkaz-ı beşer

Oturmuş derdime dert mi katarsın
Âlem sele gitti gözüm yaşından




Diğer konular için tıklayın.

YAZIM YANLIŞLARI (KURALLARI)

    YAZIM KURALLARI (YANLIŞLARI) Aşağıdakilerden hangisinde yazım yanlışına yer verilmiştir? ÇÖZÜM:   Tek bir soru kalıbıyla yüzlerce maddeden oluşan, kurallar silsilesi sorulmaktadır. Sözcüklerin büyük ,küçük yazılması;birleşik ya da ayrı yazılması ;ses olayları gibi pek çok şey yazım yanlışı vardır/yoktur ,soru kalıbları ile sorulur. *Ses Bilgisiyle İlgili Yazım Yanlışları: 1.Ünlünün düşürülmesi gereken yerde düşürülmemesi yazım yanlışıdır . (İki heceli sözcüklerde ve birleşik fiillerde  aranır.) Şe hiri iyi bilen biriyle gezmeyi fi kir edecek kadar akıllıydı.                                    O gece ka rın ı çok ağrımış ,ağrısı hafifleyince haline şü kür eder.                       ...

Nesne Yüklem İlişkisi

  NESNE YÜKLEM İLİŞKİSİ BAKIMINDAN                                   CÜMLELER Aşağıdakilerin hangisinde eylem nesne-yüklem ilişkisi bakımından diğerlerinden farklıdır?   Bu soru kalıbını çözmek için önce nesnenin ne olduğunu bilmek gerekir. Nesne nedir?:    * Nesne yapılan işten etkilenen herhangi bir şeydir. * Yükleme sorulan " Ne, Neyi, Kimi" sorularına cevap veren ögelerdir. Kısa yol: * Fiilin başına " ONU " getirildiğinde fiil anlamlı olursa nesne alabilir demektir. (Onu) satmış. (Anlamlı, nesne almış.) Kitaplığındaki bazı kitapları yok pahasına satmıştı.  (  Neyi satmış?) Kitaplığındaki bazı kitapları (işten etkilenen) UNUTMA: Nesne, sadece cansız varlık değildir; insan da işten etkilenen olduğunda nesne olarak isimlendirilir.   * Kim ve kimi soruları insanı buldurmak için söylenir. Yalının sahibini hastaneye kaldırıldılar.  Kimi hastan...

Yazım Yanlışları Uygulama

    1.    İkide bir çocukca sorular sorması canımızı sıkmışdı. 2.   Burağ’ın fikirini savunan bir kaç kişi kalmıştı.  3.    1943'de İstanbul da   doğmuş fakat fikirleri anadoludan beslenmiştir. 4.    Seni gördümmü annemin konuk severliğini hatırlıyorum. 5.   Paris’de büyükelçilik yapmış,kötülük nedir de bilmiyen biriydi. 6.   Bende göğüsümü üşüttüm dün gece . 7.   Toprakda binlerce organizma yaşarki toprakda verim sağlanır. 8.   Sabahtan beri omuzum ağrıyor kimse bana yardımetmiyor. 9.   insanın bilinç altını dolduran bir takım olaylar olur. 10.     Hiç birimiz Zeynebi görmedikte görmekde istemedik.   Aşağıdaki cümlelerdeki   yazım yanlışlarını bulalım. 1.     Türkler, müslümanlığı 10. yüzyılda kabuletti.   2.     Bu bitkiye iç Anadolu’da klavuzlar yardımıyla ulaşa bildik.   3.    Odaya  Güneş girmiyorsa  ora...

Noktalama İşaretleri

    NOKTALAMA SORULARI NASIL ÇÖZÜLÜR? Özellikle, çok sorulan paragraf tipi soruları çözerken dikkat edilmesi gereken üç temel kural vardır. I.KURAL:   Nokta, soru işareti, ünlemden sonra mutlaka büyük harfle başlar. Beni gerçekten gördü mü (    ) yalan mı söylüyor(    ) bilmiyorum( ) (?) (?) şıkkı cevap olmaz. Soru anlamı taşımış olmasına rağmen, boşluğa soru işareti gelmez. Küçük harf geliyorsa virgül atılarak cümleye devam edilir. II:KURAL: Virgül, noktalı virgül den sonra- özel isim yoksa -mutlaka küçük harfle başlar. Sülalade akıllı (   ) işten anlayan (   ) mantıklı düşünen tek kişiydi. Hacı Kalfa (  ) kendini çok iyi yetiştirmişti (   ) birçok önemli eser vermiş bir bilim adamıdır III:KURAL: İki nokta, üç noktadan sonra duruma göre bazen büyük, bazen de küçük başlar. * İki noktadan sonra açıklama yapılıyorsa büyük, sıralama yapılıyorsa küçük başlar. Sanatçıdan beklenen şudur: Halka gereken kültürel mirası v...

Sınava Nasıl Çalışmalıyım?

      Her gün aynı saatte çalış. İnsanlar için en verimli çalışma saatleri ,sabah  8 ile 12 arası olduğu bilinir. Bu zaman diliminde zihin daha aktiftir.  Kişisel farklılıklar ve çevre etkisi ya da ev düzenine bağlı olarak bu saatler değişebilir. Önemli olan her gün aynı saatte çalışabilmektir.Az da olsa devamlı yapılan çalışma başarı getirir.  Çalışmayı tam bir alışkanlık haline getirmek için sabretmek gerekir.     Küçük yaşta ilim öğrenmek için evinden ayrılan bir öğrenci kendini yetersiz hissetmiş ve eve dönmek için yola koyulmuş. Yolda sıcaktan korunmak için bir mağaraya sığınmış. Mağaranın tavanından damlayan suyun taşı oyduğunu fark etmiş. Benim kafam taştan da sert değil ya demiş ve medreseye dönmüş. Dönemin önemli âlimlerinden biri olmayı başarmış. Unutma ki taşı delen suyun sertliği değil, devamlılığıdır . Çalışmayı zincir olarak düşün, her günün bir halka olduğunu ve kopmaması gerektiğini bil . Başlayan bir alışkanlığa, ...

Fiilimsiler (Eylemsiler)

Aşağıdakilerden hangisinde fiilimsiye / eylemsiye yer verilmiştir? Bu soru kalıbında ilk olarak fiilimsi nedir, nasıl bulunur, sorularına cevap bulmak gerekir. FİİLİMSİ NEDİR?: *Fiile benzeyen fakat fiil olmayan  (isim,sıfat ya da zarf olan) sözcüklerdir. *Görünüşü fiil benzediği için pek çok  öğrenci fiilimsileri, fiil sanır.       Üşümek      (isim)    Üşüye n      (sıfat)    Üşüterek    (zarf)  Örnekteki sözcükler fiil gibi görünse de fiil  değil fiilimsiler. FİİLİMSİ NASIL BULUNUR? I.KURAL:  Kökü ya da gövdesi fiil olan  sözcükler fiilimsi olabileceği için ilk  şart kökü fiil olan sözcükler  seçilmesidir. Halasının oğlunun diğer çocuklardan  farklı  yönleri vardı. Yukardaki cümlede   fiil köküne sahip  sözcük yok, tüm kökler isim kökü  olduğuna göre   fiilimsi de yok. II.KURAL: Fiilin aldığı e...

SÖZCÜKTE YAPI (KÖK BİLGİSİ)

     KÖK VE KÖKÜN TÜRÜ                                              Aşağıdakilerden hangisinin kökü, sözcük türü bakımından diğerlerinden farklıdır? Bu kalıpta iki bilgi sorgulanmaktadır :                       1 .Sözcüğün kökü nasıl bulunur?   2. Kökün türü nasıl belirlenir? Soruya sözcüğün kökünü belirlemekle başlayalım. A.KöK NASIL BULUNUR? I.AŞAMA:   Sözcüğün anlamlı en küçük parçası bulunur. ilgisizlik -anlamlı en küçük parça – il               Anlatım anlamlı en küçük parça – an   Peki ama bu kökler doğru mu?? II.AŞAMA : Bulunan kökle sözcüğün son hali arasında anlam ilişkisi olup olmadığına bakılır.  Anlam ilişkisi varsa kök doğru bulunmuştur, anlam ilişkisi yoksa kök yanlış bulunmuştur. Yuk...

CÜMLENİN ÖGELERİ

      Ögeler  Nasıl Ayrılır? *Her cümle bir iş ya da bir durumu anlatır. *Cümledeki iş ya da durum yüklem  dir. *Cümlede söz edilen işi yapan,   özne   dir. *Cümlede söz edilen işten etkilenen nesne   dir. *Cümlede işin mekanı dolaylı tümleç (yer tamlayıcısı)  dır. *Cümlede işin nasıl, ne zaman, ne kadar olduğunu anlatan zarf tümleci   dir. ÖGE AYIRT EDERKEN NELERE DİKKAT EDİLİR? I. Cümlede ilk yüklem bulunur. *Yüklem doğru bulunmazsa diğer ögeler doğru bulunamaz. *Diğer tüm ögeler yükleme sorulan sorulara, verilen cevaplarla bulunur. II. Yüklemden sonra özne ,özneden sonra diğer ögeler bulunur. (Böyle sıralanmasının sebebi özne ve belirtisiz nesnenin aynı sorulara cevap vermesidir.Ne ve Kim sorularına verilen ilk cevap özneyi ,   İkinci cevap belirtisiz nesneyi buldurur.) Çocuklar, evde uçurtma yapıyor. Yapıyor (Yüklem) Yapan kim ? Çocuklar   (özne) Ne yapıyor?   Uçurtma   (Belirtisiz Nesne) III...

Şiirde Kafiye ve Redif

    Şiirde Kafiye (Uyak) ve Redif Redif nedir,nasıl bulunur?: *Satır sonlarındaki sözcükler ekine köküne ayrılır. *Yapılan ayrımda yazılışları ve  görevleri  aynı olan eklere redif denilir.  *Ek halinde ve sözcük halinde olmak üzere iki grupta incelenir. Ek Halinde Redif: Ağaçlar hu çeker iniler t aş lar Bülbül, gözlerinden akıtır y aş lar   “ lar ” çoğul ekleri aynı görevde olduğundan    rediftir.  - aş  sesleri iki ses benzerliğine dayandığından tam uyaktır.  Söz ola kese sa vaş ı       Söz ola kestire b aş ı Söz ola ağulu  aş ı Bal ile yağ ede bir söz     -ı harfi üç dizede de belirtme hal eki görevinde kullanıldığı için redif tir.    Sözcük Halinde Redif: *Satır sonunda tekrarlanan aynı anlamda kelimelerin oluşturduğu ses benzerliğine de sözcük halinde redif denilir.     Garibim namıma Kerem  diyorlar Aslı’mı el almış harem  diyorlar Ha...

SES BİLGİSİ

       Ses Bilgisi (Olayları) Kökle ekin ya da ekle ekin birleşmesi sırasında meydana gelen olaylara ses bilgisi denilir.  Ses bilgisi sorularını çözebilmek için sözcükte yapı bilmek gereklidir. Sözcüğün ilk hali bilinirse meydana gelen ses olayı da anlaşılır. Sözcüğün kökü ve köke gelen ekler ayırt edilir. Besliyordu    sözcüğünün ilk hali   besi-le-yor-du    sözcükte ünlü düşmesi ve ünlü daralması vardır. Anlattığı    sözcüğünün ilk hali    anla-t-dık-ı    sözcükte ünsüz sertleşmesi ve ünsüz değişimi vardır. 1.Aşağıdakilerden hangisinin  büyük ünlü uyumuna uymama nedeni diğerlerinden farklıdır? *   Büyük Ünlü Uyumu Nedir?      Büyük ünlü uyumu kalın ünlülerden sonra kalın,ince ünlülerden sonra ince ünlünün gelmesidir.     -a,-ı,-u,-o      Kalın ünlüler       -e,-i,-ü,-ö      İnce ünlüler   Büyük d...